Batman, Hasankeyf

Güneydoğu Anadolu kentlerinden Batman, adını batısında akan nehirden alan küçük bir ildir. Eski Malabadi Köprüsü'nün üzerinden geçtiği Batman nehri, ilin Diyarbakır sınırını çiziyor ve karadan geçerek Dicle (Dicle) Nehri'ne katılıyor. Toros Dağları'nın güneydoğu uzantıları ise 1288 metre yüksekliğindeki Raman Dağı ile birlikte bölgenin doğu tarafında yer alır. Burası Türkiye'nin başlıca ham petrol üretim merkezlerinden biridir ve Batman'daki rafineri ülkede ilk kurulan rafineridir.
İlin tarihi antik çağa kadar uzanıyor ve toprak, uzun tarihi boyunca sayısız hanedanlık gördü. 700 yıllarında Arap istilasını yaşayan Batman, daha sonra önce Selçukluların, ardından Moğolların egemenliğine girmiştir. 15. yüzyıl boyunca Akkoyunlu ve Safevi hükümdarlarının etkisi altında kaldıktan sonra 1514 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından ilhak edilmiştir.

Batman, Cumhuriyetin ilk yıllarında Siirt iline bağlıydı ve "İluh" olarak biliniyordu. 1957 yılında ilçe olmuş, adı Batman olarak değiştirilmiş, 1990 yılında da il merkezi olmuştur. Bir zamanlar Siirt iline bağlı olan ilçe, özellikle Abbasi Halifeliği döneminde önemli bir yere sahiptir.

Petrol çıkarma ve işleme, ilin endüstrisini karakterize eder. 4.649 kilometrekarelik bir il alanına ve 570.000'in üzerinde bir nüfusa (2016) sahiptir. İdari bölgeleri Beşiri, Gercüş, Hasankeyf, Kozluk ve Sason'dur.

Batman, sahip olduğu petrol rezervleri sayesinde hızlı bir gelişme göstermiştir. Modern rafineri 1955 yılında Raman ve Garzan bölgelerinden çıkarılan petrolü işlemek için kurulmuştur. Daha sonra yaşanan en önemli gelişme ise Batman-İskenderun arasındaki 494 kilometrelik boru hattının tamamlanması oldu.

Batman yakınlarındaki Kurtalan ilçesini İstanbul'a bağlayan demiryolu bir dönem ulaşım açısından önemliydi. Ancak 1950'den sonra karayolları ağırlık kazandı.

GAP Projesi'nin tamamlanmasıyla birlikte hizmetler ve ticaret sektörleri ham petrol rafinerisine eşlik edecek şekilde güçlenmiştir. Bölgede ayrıca ihracata yönelik bakır madenciliği de bulunmaktadır.

Hasankeyf, 1102-1232 yılları arasında Artuklu Selçuklularına başkentlik yapmıştır. Yapısı ve çeşitli İslami saltanatlara ait kalıntıları ile ünlüdür. Dicle (Dicle) nehrinin her iki yakasındaki kalıntılar, Batman ili yakınlarındaki Ilusu Barajı'nın 2020 yılında tamamlanmasıyla sular altında kalmış, bu nedenle kurtarma çalışmaları 1988 yılında başlamış ve alanın taşmasına kadar sürdürülmüştür. Yerleşimin asıl kurucuları bilinmemekle birlikte, bilim adamları yakınlardaki mağaraların tarih öncesi çağlardan beri yerleşim gördüğünü belirtiyorlar. Yerleşim, Süryanice kaynaklarda "Hesna Kepha", Arapça'da kaya kalesi anlamına gelen Hisn Kayfa olarak bilinir.

Hasankeyf, tarihi açıdan önemli iki güzergahın kavşağında yer alması nedeniyle geçmişte hızlı bir gelişim göstermiştir; "İpek Yolu" ve İran "Kraliyet Yolu" ve ayrıca Dicle gibi önemli bir su yoluna yakın olması. 12. yüzyılda Artuklular tarafından inşa edilen kalesi, Dicle nehrinden 100 metre (328 fit) yükseklikte devasa bir kayanın üzerine yerleştirilmiştir. Bu tepenin zirvesinde 14. yüzyılda inşa edilen Ulu (Ulu) Cami bulunuyor. Dicle üzerindeki köprü, üç ayağı ile günümüze kadar gelebilmiştir. Bu etkileyici köprünün 100 metre uzunluğunda olduğu biliniyor. Kemerlerinde Malabadi ve Cizre gibi bölgedeki diğer köprülerde görüldüğü gibi ellerinde kimliği belirsiz nesneleri tutan insan kabartmaları vardı. Kasabadaki diğer önemli yapılar arasında İmam Abdullah Tekkesi, Zeynel Bey'in türbesi, Rizk Camii, Koç Camii ve Eyyubi Türbesi sayılabilir.

Civarda ziyaret edilebilecek diğer önemli yerler arasında ünlü İslam dini düşünürü Veysel Karani'nin binlerce kişinin hac yeri olan Siirt ilindeki türbesi yer alıyor.